Adil HACIÖMEROĞLU


BAY BAY MI, BAYAN BAYAN MI?

.


Çalıştığım dersanelerin birinde öğretmenler odasında çay içip söyleşiyorduk arkadaşlarla. Kadın arkadaşlardan biri, telefonla yüksek seste konuşmaktaydı. Telefon görüşmesi bitince “Bay, bay!” diyerek konuşmayı bitirdi.

Kadın öğretmen arkadaş, yanıma gelip oturdu neşe içinde. Ona dönerek “Konuştuğunuz kişi bay mıydı, yoksa bayan mıydı?” diye sordum.
Kısa bir şaşkınlıktan sonra “Bayandı.” diye yanıtladı beni. “Sana ne!” der gibi bir bakış fırlattı bu arada.

“Konuştuğun bayana, neden ‘Bay bay!’ diyorsun? ‘Bayan bayan!’ demen daha doğru olmaz mı?” dediğimde büyük bir kahkaha koptu ve ardından selamlaşma sözcükleriyle ilgili derin bir söyleşiye daldık tüm arkadaşlarla.

Son yıllarda ne yazık ki yurttaşlarımız genellikle bilmedikleri bir dilde selamlaşmayı yeğlemekteler. Sözlü olan bu alışkanlık yazıya da geçmekte çoğu zaman. Tabi, bilinmeyen ve insanlarımız için bir anlam ifade etmeyen bu sözcük genellikle yanlış yazılmakta.

Amerikancadan dilimize girdi bu “Bay bay!” Geleni de gideni de aynı selamlaşma sözcüğüyle karşılıyoruz. Kişi geldi mi, gitti mi belli değil. Şimdi bazı kişiler, bu sözcüğü neden özgün biçimiyle yazmadığımı düşünecekler. Eğer bir sözcük dilimizde yaygın kullanılıyorsa konuşma ve yazma dilinde yerleşmeye başlamışsa Türkçe yazım kuralarına göre okunduğu gibi yazmalı onu.

Belki de dünyada selamlaşma sözcükleri en anlamlı ve bol olan bir toplumuz. Her selamlaşma sözcüğümüz kendine özgü büyüleyici bir anlam taşır. Gidene “Güle güle!” deriz. Yaşamı gülerek geçsin, mutlu olsun, diye. Bir kişiye mutluluk dilemek kadar güzel bir şey var mıdır acaba?

Yola çıkan kişiye “Uğurlar olsun! (Uğur ola!)” deriz. “Esenlikle git, yolun açık olsun!” anlamında... Ne kadar güzel, ne kadar anlamlı bir söz... Yine yola çıkan kişiyi “Allah selamet versin!” diyerek uğurlarız. “Tanrı kazadan, beladan korusun.” Anlamındadır bu.

Giden kişi ise “Allaha ısmarladık!” diyerek Tanrı’ya boyun eğişin erinci ile mutluluğa yelken açar. Geride kalanlar Tanrı’ya emanettir artık.

Ayrılan kişi “Hoşça kalın”, “Sağlıcakla kalın!”, “Esen kalın!”, “Erinç içinde kalın!” der ki, her biri diğerinden daha anlamlı ve güzeldir. Hep iyi dilekler söz konusudur bu sözlerde. Birini kullandığımda pişman olurum, diğerini niye kullanmadım diye. Hiçbirinden vazgeçemem. “Hoşluk” dilediysem, “sağlık ya da erinç” neden dilemedim diye ikircikli olurum. İnsan dostlarına, sevdiklerine hep en iyi şeyleri yakıştırır, onları mutlu görmek ister.

“İyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler, mutlu günler, iyi dinlenceler...” günlük yaşamımızda sık kullandığımız sözlerdir her biri derin anlamlar, iyi dilekler içerir.
“Günaydın, tünaydın!” ise bir başka anlamlı selamlaşma sözlerimizdendir. Bir kişiye sabahın ilk ışıkları dünyamızı aydınlattığında gününün aydın olmasını dilemek kadar güzel bir şey var mıdır yaşamda?

Konuklarımızı “Hoş geldiniz!” diyerek karşılarız. Onlar da “Hoş bulduk!” diyerek mutluluklarını dile getirirler. Konuklarımız yerlerine oturup rahat ettiklerine inandığımızda hal hatır sorarız. Burada da iyi dilekler ön plandadır.

Burada yazamadığımız onlarca selamlaşma sözcüğümüz var. Hepsi birbirinden güzel. Hangisini kullanırsak kullanalım yürek derinliklerinden kopup gelen kutlu bir sestir. Büyüleyici olduğu kadar insancıldır selamlaşma sözlerimiz. Kişinin insan özünü, yüreğini, sosyalliğini ortaya çıkaran bu sözlerimizin değerini bilmek gerek.
“Bay bay!” sözü, bizim için bir anlam ifade etmemekte. Kupkuru kağşamış, çürümeye yüz tutmuş bir kütüğe benzemekte. Söyleyişi yabancı, anlamında ruh yok. Uzak bir ilişkinin uzak diyarlardan gelen bir sözü bu.

Selamlaşma sözleri insan ilişkilerinin önemli bir denek taşıdır. İçtenlik ölçüsü, bu sözlerle belli olur. Arkadaşlıklar, dostluklar ruh ister. Sözler de yürekten kopup gelmeli ki dostluklar pekişsin.

Televizyon dizilerinde “Bay bay!” denmekte. Türkçe selamlaşma sözleri neredeyse hiç kullanılmamakta. Televizyonların toplum üzerindeki etkileri çok yüksek. Türkçenin korunması ve topluma olumlu davranışları benimsetmek açısından çok önemlidir beyazcam. Kitlelerin önüne doğru örneklerle çıkmak önemlidir.

Ana sütü gibi temiz bir dilimizde karşılığı olan sözcüklerin yerine, yabancı kökenlileri kullanmak kültürsüzlüğün göstergesidir bence. Kendi dilini doğru kullanamayan kişilerin ya da toplumların evrensel kültüre katkıları olamaz. Düşünce, anadilde biçimlenir, anlatılır. Anadan öğrenilen dil, kişinin özü, benliğidir. Benlik yitince beden ne işe yarar?

İnsan anadilinde düşünür. Anadilimizle anlatırız kendimizi. Bunca yıldır insanlarımızın yüreklerinden, akıl süzgeçlerinden geçerek kopup gelen güzelim selamlaşma sözcüklerimiz varken yabancı bir sözün tutsağı olmak niyedir?
Adil Hacıömeroğlu

Tarihi tur sona erdi... Mayolar sahiplerini buldu

Ege derbisinde Potanın Tarzanları farka koştu

İstanbullular dikkat! Bugün bu yollar kapalı!

Turkuaz mayo Frank Van Der Broek'de kaldı

Ordu'da off road festivali

Austın Wıley BCL'de sezonun ‘En İyı̇ Beşı̇’ne seçı̇ldı̇

TOFAŞ Bahçeşehir Koleji’ne konuk oluyor

Nilüfer Belediyespor Kulübü’nün yeni başkanı belli oldu

Kayseri Talas Sporcu Fabrikası göğsü kabartıyor

Tarihi bisiklet turunda 6. gün

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 30 1 3 59 93
2.Fenerbahçe 34 28 1 5 58 89
3.Trabzonspor 34 18 12 4 15 58
4.İstanbul Başakşehir 34 15 12 7 7 52
5.Beşiktaş 34 15 13 6 5 51
6.Kasımpaşa 34 14 13 7 -3 49
7.Rizespor 34 14 13 7 -6 49
8.Alanyaspor 34 12 10 12 3 48
9.Sivasspor 34 12 10 12 -4 48
10.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
11.Adana Demirspor 34 9 11 14 2 41
12.Kayserispor 34 11 13 10 -9 40
13.Samsunspor 34 10 15 9 -7 39
14.Ankaragücü 34 8 12 14 -3 38
15.Konyaspor 34 8 14 12 -14 36
16.Gazişehir Gaziantep 34 9 18 7 -15 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 34 7 15 12 -10 33
19.Pendikspor 34 7 18 9 -32 30
20.İstanbulspor 34 4 23 7 -41 16